Ülkemiz biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa kıtasından da üstün bir ülkedir.Barındırdığı birçok flora ve fauna elemanlarıyla beraber ülkemiz,doğal yaşam alanında birçok ülkeyi geride bırakmaktadır.
Peki tüm bu doğa harikaları korunabiliyor mu?
Önemli türlerimizi tehlikeye atan sorunlardan biri çevre kirliliğidir.
Ülkemiz,gelişmekte olan ülkeler arasında bulunmaktadır.Ülkemizde gelişme adına sürdürülen birçok sanayi hareketleri ve sanayileşme ile çevremizde meydana gelen kirlilikler de artmaktadır.Özellikle sanayimizde,parmakla sayılabilecek miktarlarda kullanılan arıtma tesisleri ile çevre kirliliğinin etkisi bir nebze de olsa azaltılmaktadır.Fakat,birçok sanayi kuruluşu atıklarını hiçbir arıtma sisteminden geçirmeden göllere,akarsulara,denizlere ve toprak üzerine bırakmaktadır.
Akarsulara verilen atıklar sadece akarsu ekosistemini bozmaz.Akarsuyun beslediği bir göl veya denizdeki canlı yaşamını da etkiler.Atıklardan zehirlenip ölen deniz canlıları ile beslenen diğer canlılar da bu zehirlenme etkisiyle yaşamlarını yitirebilir.
Toprak,su gibi kirliliğini belli etmez.Su kirlendiği zaman renginde,kokusunda,akışında bozulmalar meydana gelip;bunu gözle görmek mümkündür.Fakat toprak kirliliği gözle görülebilecek bir olgu değildir.Toprağın kirlenmesi aşamalı olarak meydana gelse bile kirlendikten sonra toprağı zehirli atıklardan arındırmak ve tekrar eski haline dönüştürmek çok zordur.Toprağın kirlenmesi,hem toprak canlılarını hem de geçimini topraktan sağlayan ve toprak mahsülleri tüketen biz insaları da etkiler.
Ülkemiz her geçen gün nüfus artışı yaşayan ülkelerden biri olduğu için,konut ihtiyacı da artmaktadır.Bu durumda özellikle çevre araştırması yapılmadan dikilen konutlar,o bölgede yaşayan hayvanları zorunlu bir göçe veya ölüme terk edebilmektedir.Özellikle çarpık kentleşme ile yaban hayvanlarının yaşam ortamlarının daraltılması,yaban hayvanlarının habitatlarında bozulmalara neden olup,nesillerini tehlikeye atacaklardır.
Hiç kuşku yok ki önemli türlerimizin nesillerini sürmelerindeki önemli bir sorun da aşırı avcılıktır..
Ülkemizde 3 milyon tüfek bulunmasına rağmen,bunların 300 bini ruhsatlıdır...Ülkemizde sadece 70 bin kayıtlı avcı bulunmaktadır.Tüm bu durum çerçevesinde,ülkemizde kaçak avcılık da yok sayılamayacak kadar fazladır.
Özellikle bilgisiz avcıların vurdukları türlerin,nesillerini devam ettirememe gibi bir durumları da söz konusu olabilir.Zira,ava açılan türlerin bireyleri,nesillerini artık devam ettiremeyecek duruma gelen bireylerdir.Bu bireylerin vurulması,genç bireylerin korunması,türlerin gelecek nesillerini garantiye alıcı tedbirlerden biridir.
Fakat bilinçsiz avcılar,önlerine ne geliyorsa mermi sıkmak gibi bir adet içerisindedirler.Vurdukları türün bireylerinin genç veya dişi birey olması onları ilgilendirmez.Bu tür avcılar böyle bir yöntem kullanarak sadece egolarını tatmin edici bir hareket içerisine düştüklerini belli ederler.
Ülkemizdeki önemli türlerimiz gün geçtikçe azalmakta ve nesillerini devam ettirme sorunuyla karşı karşıya kalmaktadırlar..Onların bu sorununu gene biz,bilinçli insalar ve bilinçli avcılar çözeceğiz...Bilinçli bir avcı herşeyden önce,yok etmek için değil korumak için vardır.