Av ve Yaban Hayatı Paylaşım Platformu
Formumuzdan Yararlanmak İçin Üye Olunuz...
Av ve Yaban Hayatı Paylaşım Platformu
Formumuzdan Yararlanmak İçin Üye Olunuz...
Av ve Yaban Hayatı Paylaşım Platformu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Av ve Yaban Hayatı Paylaşım Platformu

Türkiye'de sürdürülebilir yaban hayatını sağlamak, korumak ve kollamak adına burdayız
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
YENİ ADRESMİZ www.avveyabanhayati.yetforum.net
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» 2010-2012 Memur Alımları
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 7:35 pm tarafından Admin

» Kpss Sınavı Yapıldı
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 7:33 pm tarafından Admin

» YABAN HAYATI EKOLOJİSİ YÖNETİMİ VE AVCILIK YABAN HAYATI DERNEĞİ
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimePerş. Kas. 25, 2010 7:42 pm tarafından Admin

» 2010 KPSS Dönemi
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeCuma Kas. 05, 2010 12:23 am tarafından Admin

» BU KAFAYLA İKLİM YÖNETİLMEZ
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimePaz Ekim 31, 2010 12:27 pm tarafından Admin

» Veterinerlikte Yaban Hayatı
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimePtsi Ekim 18, 2010 11:17 am tarafından Bubo

» Ağaç Parazitleri
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeC.tesi Eyl. 25, 2010 12:08 pm tarafından Admin

» Ağaç Özlerinin Tahriş ve İltihapları
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeC.tesi Eyl. 25, 2010 12:05 pm tarafından Admin

» 31 EKİM ULUSLARARASI KARADENİZ GÜNÜ PANELİ
Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeÇarş. Eyl. 22, 2010 8:54 am tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Ortaklar
bedava forum

 

 Küresel Isınma Genel Kavramlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 35
Nerden : İzmir

Küresel Isınma Genel Kavramlar Empty
MesajKonu: Küresel Isınma Genel Kavramlar   Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeCuma Nis. 23, 2010 11:12 pm

SERA ETKİSİ NEDİR??

Yerküre, Güneş'ten gelen kısa dalgalı ışınımın bir bölümünü yeryüzünde, bir bölümünü alt atmosferde (troposferde) emer. Güneş ışınımın bir bölümü ise, emilme gerçekleşmeden, yüzeyden ve atmosferden yansıyarak uzaya kaçar. Yüzeyde ve troposferde tutulan enerji, atmosfer ve okyanus dolaşımıyla yeryüzüne dağılır ve uzun dalgalı yer ışınımı olarak atmosfere geri verilir. Yeryüzünden salınan uzun dalgalı ışınımın önemli bir bölümü, yine atmosfer tarafından emilir ve daha az Güneş enerjisi alan yüksek enlemlerde ve düşük sıcaklıklarda salınır. Atmosferdeki gazların gelen Güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç "SERA ETKİSİ" olarak adlandırılmaktadır..

SERA GAZLARI VE YILLIK ÜRETİMİ

Karbon dioksit (CO2)

- Metan (CH4)

- Nitrik oksit (N2O)

- Hidroflorokarbon (HFC)

- Hidrokarbur perflor (PFC)

- Kükürt heksaflorit (SF6)

- Su buharı H2O)

Gazların Çeşitli Sektörlere Göre Atmosfere Yayılımıyla İlgili Oranlar

Sanayi %22

Yapılaşma %20

Tarım (özellikle çiftlik hayvanlarının sıvı atıkları ve metan yayılması) %19

Soğutucu gazlar %0,5

Enerji %11

Atıklar ve diğerleri %2
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yabanihayat.tr.gg
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 35
Nerden : İzmir

Küresel Isınma Genel Kavramlar Empty
MesajKonu: KÜRESEL ISINMA VE TÜRKİYE   Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeCuma Nis. 23, 2010 11:13 pm

İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerindeki Olası Etkileri

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin etkileri yalnız küresel olmadığı gibi, bunlarla da sınırlı değildir. Geçmişteki iklim değişikliklerinde olduğu gibi, bölgesel ve zamansal farklılıklar oluşabilecektir: Örneğin, gelecekte dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, kuvvetli yağışlar ile onlara bağlı seller ve taşkınlar gibi meteorolojik afetlerin şiddetlerinde ve sıklıklarında artışlar olurken, bazı bölgelerinde uzun süreli ve şiddetli kuraklıklar ve bunlarla ilişkili yaygın çölleşme olayları daha fazla etkili olabilecektir.

Türkiye, subtropikal kuşakta kıtaların batı bölümünde oluşan ve Akdeniz iklimi olarak adlandırılan bir büyük iklim bölgesinde yer almaktadır. Üç yanı denizlerle çevrili ve ortalama yüksekliği yaklaşık 1100 m olan Türkiye’de, birçok alt iklim tipi belirmiştir. İklim tiplerindeki bu çeşitlilik, Türkiye’nin yıl boyunca, polar ve tropikal kuşaklardan kaynaklanan çeşitli basınç sistemleri ve hava tiplerinin etki alanına giren bir geçiş bölgesi üzerinde yer almasıyla bağlantılıdır. Buna, topoğrafik özelliklerinin karmaşıklığı ve kısa mesafelerde değişme eğiliminde olması vb. fiziki coğrafya etmenleri de eklenebilir.

Türkiye, küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi öngörülen olumsuz yönlerinden etkilenecektir ve küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasındadır. Atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artışına bağlı olarak önümüzdeki on yıllarda gerçekleşebilecek bir iklim değişikliğinin, Türkiye’de neden olabileceği çevresel ve sosyoekonomik etkiler şunlardır.

* Sıcak ve kurak devrenin uzunluğundaki ve şiddetindeki artışa bağlı olarak, orman yangınlarının frekansı, etki alanı ve süresi artabilir; * Tarımsal üretim potansiyeli değişebilir (bu değişiklik bölgesel ve mevsimsel farklılıklarla birlikte, türlere göre bir artış ya da azalış biçiminde olabilir);

* İklim kuşakları, yerküre’nin jeolojik geçmişinde olduğu gibi, ekvatordan kutuplara doğru yüzlerce kilometre kayabilecek ve bunun sonucunda da Türkiye, bugün Orta Doğu’da ve Kuzey Afrika’da egemen olan daha sıcak ve kurak bir iklim kuşağının etkisinde kalabilecektir. İklim kuşaklarındaki bu kaymaya uyum gösteremeyen fauna ve flora yok olacaktır;

* Doğal karasal ekosistemler ve tarımsal üretim sistemleri, zararlılardaki ve hastalıklardaki artışlardan zarar görebileceklerdir;

* Hassas dağ ve vadi-kanyon ekosistemleri üzerindeki insan baskısı artacaktır;

* Türkiye’nin kurak ve yarı kurak alanlarındaki, özellikle kentlerdeki su kaynakları sorunlarına yenileri eklenecek; tarımsal ve içme amaçlı su gereksinimi daha da artabilecektir;

* İklimin kendi doğal değişkenliği açısından, Türkiye’de su kaynakları üzerindeki en büyük baskıyı, Akdeniz ikliminin olağan bir özelliği olan yaz kuraklığı ile öteki mevsimlerde hava anomalilerinin yağışlarda neden olduğu yüksek rasgele değişkenlik ve kurak devreler oluşturmaktadır. Bu yüzden, kuraklık riskindeki bir olumsuz değişiklik, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkisini şiddetlendirebilir;

* Kurak ve yarı kurak alanların genişlemesine ek olarak, yaz kuraklığının süresinde ve şiddetindeki artışlar, çölleşme süreçlerini, tuzlanma ve erozyonu destekleyecektir;

* İstatistik dağılımın yüksek değerler yönündeki ve özellikle sayılı sıcak günlerin (örneğin tropikal günlerin) frekansındaki artışlar, insan sağlığını ve biyolojik üretkenliği etkileyebilir;

* Kentsel ısı adası etkisinin de katkısıyla, özellikle büyük kentlerde, sıcak devredeki gece sıcaklıkları belirgin bir biçimde artacak; bu da, havalandırma ve soğutma amaçlı enerji tüketiminin artmasına neden olabilecektir;

* Su varlığındaki değişiklikten ve ısı stresinden kaynaklanan enfeksiyonlar, özellikle büyük kentlerdeki sağlık sorunlarını artırabilir;

* Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları üzerindeki etkiler bölgelere göre farklılık gösterecek olmakla birlikte, rüzgar esme sayısı ve kuvveti ile güneşlenme süresi ve şiddeti değişebilir;

* Deniz akıntılarında, denizel ekosistemlerde ve balıkçılık alanlarında, sonuçları açısından aynı zamanda önemli sosyoekonomik sorunlar doğurabilecek bazı değişiklikler olabilir;

* Deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak, Türkiye’nin yoğun yerleşme, turizm ve tarım alanları durumundaki, alçak taşkın-delta ve kıyı ovaları ile haliç ve Ria tipi kıyıları sular altında kalabilir;

* Ormanların ve denizlerin CO2 tutma ve salma kapasitelerindeki değişiklikler, doğal hazne ve sink’lerin (yutakların) zayıflamasına neden olabilir;

* Mevsimlik kar ve kalıcı kar-buz örtüsünün kapladığı alan ve karla örtülü devrenin uzunluğu azalabilir; ani kar erimeleri ve kar çığları artabilir;

* Kar erimesinden kaynaklanan akışın zamanlamasında ve hacmindeki değişiklik, su kaynaklarını, tarım, ulaştırma ve rekreasyon sektörlerini etkileyebilir.

Ayrıca iklim değişikliği, Türkiye’nin özellikle çölleşme tehdidi altındaki yarı kurak ve yarı nemli bölgelerinde (İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde), ormancılık ve su kaynakları açısından olumsuz etkilere yol açabilir. Son yıllarda Türkiye ormanlarında artış kaydeden toplu ağaç kurumaları ve zararlı böcek salgınları vb. afetlerin birincil nedeninin, kuraklık, hava kirliliği ve asit yağmurları olduğuna dair kuvvetli bulgulara rastlanmıştır. Yalnız 1993-94 yılları arasında yaklaşık 2 milyon m3 ağaç serveti böcek yıkımı nedeniyle kesilmiştir.

Bunun yanı sıra, belki de 1970’li yıllardan başlayarak Akdeniz Havzasında etkili olan normalden daha kurak koşullara bağlı olarak, Ege ve Akdeniz bölgelerinde kitlesel boyutlarda olmasa da gözle görülür ağaç kurumaları gözlenmektedir. Ayrıca ağaçların zayıf düşmesi, ormanların fırtına, kar, çığ ve benzeri meteorolojik afet etkilerine karşı direncini de düşürmekte, bunun sonucunda ağaçlarda devrik ve kırık miktarı artmakta; bu da ormanın yapısını diğer zararlılara karşı dayanıksız hale getirmektedir. Bu olumsuz etkiler ormanlarımızın biyolojik çeşitliliğini, gen rezervlerini, karbon tutma kapasitelerini olumsuz yönde etkilemektedir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yabanihayat.tr.gg
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 20/04/09
Yaş : 35
Nerden : İzmir

Küresel Isınma Genel Kavramlar Empty
MesajKonu: DÜNYADAKİ DURUM   Küresel Isınma Genel Kavramlar Icon_minitimeCuma Nis. 23, 2010 11:15 pm

DÜNYADAKİ DURUM

Ülkelerin İDÇS'ye bakış açılarını çok genel olarak anlayabilmek için, Rio öncesi hazırlık sürecine bakmak gerekir. Gerçekte İDÇS, hazırlık sürecindeki istek ve önerilere uygun biçimde sonuçlandırılmamış ve oldukça esnek bir belge olarak şekillenmiştir. Bu durum, Sözleşmenin hazırlıkları sırasında gelişmiş ülkeler ve gelişme yolundaki ülkeler arasında ortaya çıkan derin görüş ayrılıklarından kaynaklanmıştır. Görüşmeler boyunca üzerinde anlaşma sağlanamayan ana konular şunlar olmuştur:

(i) CO2 ve öteki sera gazı emisyonlarının belirli bir yıl düzeyinde durdurulmasına ve belirli oranlarda azaltılmasına yönelik yükümlülüklerin, gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkeler arasında paylaşımı ve hedef yılların saptanması;

(ii) Gelişmiş ülkelerden (GÜ'ler) gelişme yolundaki ülkelere mali kaynak ve teknoloji aktarılması;

(iii) GÜ'lerin tercih ettiği GEF (Küresel Çevre Olanağı) in yerine, gelişme yolundaki ülkelerin (GYÜ'ler) Dünya Bankası'nın var olan fonlarından bağımsız yeni bir mali düzenlemenin (örneğin, bir küresel iklim fonunun) oluşturulması şeklindeki önerisi.

Sonuç olarak, ne GÜ'lerin ne de GYÜ'lerin istekleri tam anlamıyla gerçekleşebilmiştir. GYÜ'ler tüm sorumluluğu GÜ'lere yüklemeyi, kendilerine düşen ortak yükümlülükleri yerine getirmede gereksinim duyacakları çevreye duyarlı teknolojileri, yeni ve ek mali kaynakları ve fon düzenlemelerine ana katkıyı GÜ'lerden alabilmeyi umuyorlardı. GÜ'ler ise, CO2 öteki sera gazı emisyonlarının durdurma ya da azaltma yükümlülüklerini, atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artışındaki tarihsel sorumluluklarını göz ardı ederek, GYÜ'ler ile paylaşmak istiyorlardı. Sonuçta tüm bu uyuşmazlık noktalarının karşılıklı ödünlerle bastırıldığı söylenebilir.

Önceki bölümde de açıklandığı gibi, Kyoto Protokolüne göre, Taraf ülkeler insan kaynaklı karbondioksit eşdeğer sera gazı emisyonlarının, 2008-2012 döneminde 1990 düzeylerinin en az %5 altına indireceklerdir.Avrupa Birliği, hem birlik olarak hem de tek tek üye ülkeler açısından %8'lik bir azaltma yükümlülüğü almıştır. Bazı Taraflar, bu yükümlülük döneminde sera gazı emisyonlarınıss arttırma ayrıcalığı alırken (örneğin; Avustralya %8, İzlanda %10 ve Norveç %1 düzeyinde arttırabilecekler) Yeni Zelanda Rusya Federasyonu ve Ukrayna'nın sera gazı emisyonları 1990 düzeylerinde kalacaktır. Protokolde Amerika Birleşik Devletleri ABD'nin niceliksel olarak belirlenmiş salım azaltma yükümlülüğü %7'dir. ABD, daha Kyoto da Başkan Yardımcısı Al Gore'nin ağzından, bu yükümlülüğü kabul etmesinin mümkün olmadığını ve kendi halkının çıkarları doğrultusunda değiştirmek için elinden geleni yapacağını açıklamıştır.

ABD daha sonra, Buenos Aires'de gerçekleştirilen TK-4'ün sonunda, Kyoto Protokolünü bu toplantı sırasında imzaladığını, ancak daha önce açıkladıkları gibi, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan anahtar ülkeler sera gazı emisyonlarını sınırlandırma konusunda herhangi bir yükümlülük almadıkça, Protokole taraf olmayacaklarını ilan etmiştir.

(GÜ: GELİŞMİŞ ÜLKELER)

(GYÜ: GELİŞME YOLUNDAKİ ÜLKELER)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yabanihayat.tr.gg
 
Küresel Isınma Genel Kavramlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Av ve Yaban Hayatı Paylaşım Platformu :: Ülkemizdeki Çevre Sorunları :: Küresel Isınma-
Buraya geçin: